UND Başkanı Şerafettin Aras Verdiği Röportajda İhracatın Yolunu Tıkayan Üç Soruna Dikkat Çekti - Uluslararası Nakliyeciler Derneği
  • ANASAYFA
  • /UND'DEN HABERLER
  • /UND BAŞKANI ŞERAFETTİN ARAS VERDİĞİ RÖPORTAJDA İHRACATIN YOLUNU TIKAYAN ÜÇ SORUNA DİKKAT ÇEKTİ
UND BAŞKANI ŞERAFETTİN ARAS VERDİĞİ RÖPORTAJDA İHRACATIN YOLUNU TIKAYAN ÜÇ SORUNA DİKKAT ÇEKTİ
A+A-

Lojistik sektörünün önde gelen mesleki örgütlerinden UND'nin Başkanı Şerafettin Aras, Orta Koridor başta olmak üzere yeni ticaret rotalarında Türkiye'nin öncü rol üstlenmesi gerektiğini belirterek," Sınır geçişlerinin hızlanması çok önemli" dedi.

Uluslararası Nakliye­ciler Derneği (UND) Yönetim Kurulu Baş­kanı Şerafettin Aras, küre­sel lojistik rotalarda yaşanan gelişmeler ve AB’nin Sınırda Karbon Vergisi gibi uygula­malar nedeniyle karayolu ta­şımacılığı ile diğer intermo­dal taşımacılık modları ara­sında daha güçlü bir sinerjiye ihtiyaç olduğunu belirterek, “Ro-Ro ve Ro-La kombine ta­şımacılık uygulamalarının en hızlı şekilde geliştirilmesi ve etkinleştirilmesi yanı sıra Ro- Ro hatlarının sayısının ve Ro- Ro ile ulaşılabilen ülke sayısı­nın artırılması gerekiyor.

Ül­kemizdeki limanlarda Ro-Ro taşımacılığına uygun liman altyapı ve üst yapılarının geliştirilmesi, limanlarımızın demiryolu bağlantılarının ta­mamlanması başlıkları sektö­rün öncelikle beklentileri ara­sında bulunuyor”dedi.

Türki Cumhuriyetlerle ortak mesleki çatı örgüt

Lojistik sektöründe yaşa­nan vize sorununa da özel bir vurgu yapan Aras, “ UND ola­rak, Türkiye ile AB ülkeleri arasındaki ticaretin baş aktör­leri olan sürücülerimizin vi­ze muafiyetinden faydalandı­rılmaları temel hedefimizdir. Avrupa-Orta Asya ticaretinin sürdürülebilirliğinin sağla­nabilmesi için TIR sürücüle­rimizin “acil, öncelikli ” grup olarak değerlendirilmesini ta­lep ediyoruz” çağrısını yaptı.

Şerafettin Aras, Türkiye’nin lojistikte artan önemine dik­kat çekerken, UND’nin baş­ta IRU VE FIATA olmak üze­re uluslararası karayolu taşı­macılığı örgütleriyle de çok iyi ilişkiler içinde olduğunu da ha­tırlatarak, “Şimdi Türk Cum­huriyetleri’nde bizimle ben­zeri yapılanmalar içinde olan mesleki sivil toplum örgütle­riyle yeni bir çatı kuruluş kur­ma aşamasındayız. Bunun da liderliğini UND olarak biz ya­pıyoruz.

Buradaki amaç sorun­ları aynı ve aynı dili konuşan, aynı milliyete sahip insanların bir araya gelerek problemleri­miz varsa problemlerimizi bir­likte aynı bakış açısıyla çözme konusunda gerekli kamu oto­ritelerimize bunları anlatabil­mek, bunları duyurabilmek ve aramızda sinerji yaratmak. Bu amaçla böyle bir çatı kuruluş yapmaya çalışıyoruz. Temel­leri de atıldı. Çok kısa bir za­manda inşallah duyurusunu da yapacağız. Hatta niyetimiz de UND’nin 50. yıl etkinliğine bu örnek çatı kuruluşu da ye­tiştirmek “dedi.

UND Başkanı Şerafettin Aras’ın Dünya Gazetesi’nin soru­larına verdiği yanıtlar şöyle oldu;

Lojistikte bölgesel üs ülke hayali ile serbest ticareti et­kileyen gümrük ve sınır bek­lemeleri, geçiş belge kotala­rı gibi sorunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Pandemi sürecinden sonra da, uluslararası ve sınırlar arası tedarik zincirlerinin sürdürüle­bilirliğine yönelik riskler azal­madan devam ediyor. Tüm dün­yada ticaret ve lojistik haritası hızla değişmeye başladı. Bu de­ğişimler çerçevesinde Türkiye olarak, Doğu-Batı, Kuzey-Gü­ney ticaretinde; Avrupa-Asya arasındaki tedarik zincirlerin­de kilit noktadayız ve bölgemiz­de stratejik bir lojistik merkez olma yolunda ilerliyoruz.

İhracatçının rekabet gücü artmalı

Bölgemizdeki siyasi krizle­rin, savaşların, yaptırımların etkileriyle ulaşım güzergahla­rı değişiyor. Avrupa-Asya bağ­lantılarında ülkemizi de içeren karayolu ağırlıklı güzergahların kullanımı ve buna bağlı olarak son 2 yıldır karayolu taşımacı­lığının genel mal ihracatımız­daki payı artıyor. İhracatımızı mevcut ve potansiyel hedef pa­zarlarına en rekabetçi lojistik hizmetlerle ulaştırmak üzere, lojistik sektörümüzün rekabet gücünü artıracak ve engellerin­den arındıracak güçlü bir viz­yon doğrultusunda çalışmala­rımızı yoğunlaştırmamız şart.

Öte yandan bugün ihracatçıla­rımızın rekabet gücünü sınırla­yan “sınır beklemeleri” sorunu­na, profesyonel TIR sürücüleri­miz ve taşımacılık firmalarımız için adeta çileye dönüşen ve iş yapamaz hale getiren “vize te­min sorunu”na ve “transit kota ve ücretleri” konusuna bir çö­züm getirilemediği takdirde, coğrafyamızın bize sunduğu ti­caret avantajlarını yitirmemiz söz konusu olabilir.

Sınır kapılarından geçişler hızlanmalı

Sizce Orta Koridor önce­likli olmak üzere ticaret kori­dorlarında Türkiye’nin daha etkin bir rol üstlenmesi için neler yapılması gerekiyor?

Türkiye olarak, son yıllar­da Avrupa-Kafkasya-Orta As­ya-Asya ve Ortadoğu bölgele­ri arasındaki ticaretin ve ortak tedarik zincirlerinin kesinti­siz işleyişi ve sürdürülebilirliği için son derece kritik bir transit güzergah ve kavşak konumun­dayız. Ülkemizin kilit konum­da olduğu Uluslararası Hazar Geçişli Orta Koridor, Zengezur Koridoru ve Kalkınma Yolu gi­bi koridorların etkinleştiril­mesi için etkin bir kamu-özel sektör-STK işbirliği ve ticari diplomasi hareketi geliyor.

Or­ta Koridor başta olmak üzere, önümüzdeki 3 yılda yüzde 30 artacağı öngörülen ticaretin ül­kemizden geçecek uluslararası ulaşım koridorlarına yönlendi­rilebilmesi için doğu-batı-ku­zey-güney tüm kara ve deniz sınır kapılarımızdan geçişleri kolaylaştırıp hızlandırmamız gerekiyor. Bu çalışmalar son hızla sürüyor. Biz, ülkemiz üze­rinde geçen Orta Koridor, Kal­kınma Yolu gibi projelerin ha­yata geçmesi için öncü rol üst­lenmek zorundayız.

Karayolu ve deniz yo­lu taşımacılığı birlikteli­ği Kızıldeniz ve bu bölgede süren diğer çatışmalar ne­deniyle daha fazla önem kazanıyor. Bu konuda de­ğerlendirmeniz nedir?

Asya ile Avrupa arasında­ki ticaretin yaklaşık yüzde 10’unun gerçekleştiği Kızıl­deniz bölgesinde yaşanan kriz hız kesmeden sürüyor. Afri­ka’nın güneyinden gerçekle­şen denizyolu taşımalarına dair dünya konteyner endeks­lerindeki artış, geçtiğimiz Ha­ziran ayının üçüncü haftası itibarıyla 1 yıl öncesinin ay­nı dönemine göre yüzde 233’e vardı.

Süregelen krizin taşıma sürelerini de en az 25-30 gün artırdığı dikkate alındığında, Avrupa-Orta Asya-Çin ara­sındaki transit sürelerini ka­ra-denizyolu ayaklarını içeren bağlantılarla 15 güne indirebi­lecek Orta Koridor gibi “Ro-Ro ve diğer intermodal taşıma se­çeneklerinin sunulduğu ulus­lararası ulaşım koridorlarını” ön plana çıkarıyor.

Bu avantajlı konjonktürde, Türkiye olarak tercih sebebi olmamız için, en öncelikli ola­rak, ülkemizin özellikle Batı ve Doğu sınır kapılarında halen yaşanmakta olan uzun bekle­melerin ve yoğunlukların azal­tılması, sınır geçişlerimizin hızlandırılması gerekiyor. Ay­rıca ülkemiz üzerinden geçen transit taşımacılığın geliştiril­mesi amacıyla, mevzuat düzen­lemeleriyle transit taşımacılı­ğın kolaylaştırılması ve Türki­ye’nin transit bir koridor olarak fiziki altyapılarındaki eksikle­rinin giderilmesi gerekiyor.

Ağır vasıtada kadın rekabeti erkek sürücüleri meslekte tutmaya yöneltecek

-Şimdi ağır vasıta sürücü sorunu gelişmiş ülkelerde, ve AB'de had safhada devam ediyor. Ülkemizde de sürücü sorunu mevcut. Takdir edersiniz ki meslek kolay bir meslek değil. Bu mesleği icra ederken ailenden, sevdiklerinden günlerce uzak kalabiliyorsun. Ve arkadan gelen yeni gençlik bu işe pek sıcak bakmıyor.

Diğer yandan ticaret artıyor. Ticaret artınca araç sayısı artıyor. Araç sayısı arttığı zaman aynı oranda alttan sürücü yetişmiyor. Bu nedenle Türkiye açısından baktığımız zaman bu konuya çok önem veriyoruz.

Özellikle Türkiye’de kadın sürücülerimizin de bu işi yapabileceğini kanıtlamak, göstermek istiyoruz. Avrupa’da var çünkü. Türkiye’de de nitekim son iki yıldır kadın sürücülerimizin sayısı her geçen gün artmaya başladı. UND olarak da bunun altyapısını veya bunun havuzunu oluşturmaya çalışırken her firmamızda bir iki tane kadın sürücü kardeşlerimizin olduğunu gözlemliyoruz.

Buna 5 kadın sürücü çalıştıran kendi firmam da dahil. UND olarak bu yıl kurmuş olduğumuz kadın çalışma grubunda öncelikli hedefimiz Anadolu’daki lojistik liseler, lojistik yüksekokullar ve lojistik fakültelerdeki kadın kardeşlerimizle çok sıkı bir iletişim içine girerek lojistik sektörüne ister sürücü ister beyaz yakalı profesyonel çalışan açısından kadın pozitif ayrımcılığını lojistik sektöründe ön plana çıkarmak olacak. Ve bunu da başaracağımıza inanıyorum. Bizim için asıl önemli olan lojistik sektöründe pozitif ayrımcılık olacaksa bu pozitif ayrımcılığın da kadın kardeşlerimiz tarafından olacağını, onlara doğru evrileceğini söyleyebilirim.

Ben Anadolu kadınının kabuğunu kırarak erkek hegomanyası olan bir sektörde TIR sürücü koltuğuna oturacağına inanıyorum. Anadolu kadınımız köyde traktör sürüyor. Traktörü süren her kadın kardeşim TIR’ı da daha rahat kullanabiliyor. Ve burada benim en çok bu arzuladığım bir şey var. Kadın kardeşlerimiz çalışma hayatında da daha disiplinli, daha titizler. Çünkü sürücülerin çoğu kendi aracında.

Onların oteli de ve mutfağı da araçları. Hem disiplin hem de düzen konusunda kadın sürücülerin sayısı arttıkça erkek sürücülere de örnek olacaklar. Diğer bir konu ise şu, erkekler kendilerinin egemenliğinde olan bu mesleğin ellerinden gitmeye başladığını görünce de bu mesleğe daha fazla geri döneceklerdir. En büyük etki de bu olacak ve bir rekabet yaratacak diyorum. Türk kadınının bu işi başarabileceğini göstermemiz lazım. Hatta Avrupa’ya da örnek olabileceklerine inanıyorum.

Uluslararası taşımacılıkta herkes çözümü UND’den bekliyor

Sektörün halen birçok sorunu var. Bu sorunlara herkes UND’in çözüm bul­masını bekliyor. Uluslara­rası Nakliyeciler Derneği 50 yıllık bir sivil toplum ör­gütü. Aslında sorun olarak dile getirilen konu UND’nin veya uluslararası nakliye­cilerin sorunu değil. Eğer varsa bir sorun bu sorun bizden çok ihracatçının ve ithalatçının sorunu. Dola­yısıyla Türkiye ekonomisi­nin sorunu. Bizler taşıma­cıyız.

Bizlerin sorumluluğu kanunlarda, mevzuatlar­da, yönetmenliklerde ve genelgelerde de yazıldığı şekilde aracımızın üzeri­ne almış olduğumuz yükü teslim aldığımız şekilde teslim etmemiz gereken yere zamanında noksan­sız, eksiksiz götürüp tes­lim etmektir. Ama ulusla­rarası taşımacılıkta ihti­yacımız olan konu geçiş belgesi kotası ve vizeler.

Sadece bir sınır kapısından geçmiyorsun, her ülkenin sınır kapısından ayrı ayrı geçiyorsun. Bunlarla uğ­raşırken sanki bizim nak­liyecilerin veya lojistikleri­nin sorunuymuş gibi yükü bize veren de kimi zaman bizi suçluyor. Sınır kapısın­dan geçebildim de ben mi gitmedim? Veya Almanya büyükelçiliği vizeyi verdi de ben mi vizeyi almadım? Avusturya geçiş belgesini verdi de ben mi geçiş bel­gesini almadım? Bu soru­lar çoğaltılabilir.

Tüm çabalar eşgüdümle olmalı

Bize bu sorun diye söylen­diği zaman tabii ki bir so­run ama sadece UND’nin değil, ticaretin kuralları içerisinde bu TİM’in de, Ti­caret Bakanlığının da so­rumluluğunda olan konu­lar. Türkiye gibi ihracatla büyüme modelini seçmiş bir ülkenin bu tür bu tür ko­nularını ivedilikle çözüme kavuşturulması lazım.Üç tarafı denizle kaplı olan bir ülkede daha fazla Ro-Ro hatlarının çalışıyor olması lazım.

Biz sınır kapılarını geçemiyorsak intermo­del veya Ro-La sistemleri­nin altyapılarının oluşması lazım. Biz bir sivil toplum örgütüyüz. Biz üyelerimiz­den gelen talep ve önerile­ri profesyonel icra kurulu heyetimizle, yönetimi­mizle derleyip, toparlayıp çözüm önerilerini de ekle­yerek kamuya sunmakla mükellefiz.

Kamu otoritesi değiliz. Bir sorun varsa çö­zümü de vardır mantığıyla hareket ediyoruz. Tabii ki kamunun içerisinde bunu çözmekte de ister istemez bazen zorluklarla karşıla­şıyorsunuz. O bakımdan kamunun ve bütün sivil toplum örgütlerinin ihra­cat modelini seçmiş bir ül­kenin ihracatının daha iyi gitmesi için elinden gelen gayreti eşgüdüm içerisin­de yapmakla mükellef ol­duğunu söyleyebilirim.